İnsanı Yaşat ki, Devlet Yaşasın

İnsanı Yaşat ki, Devlet Yaşasın

Küçükken, misket oynadınız mı hiç ya da gazoz kapağı?

Ya da oynayan çocukları şöyle oturup izlediniz mi?

Mahallenin tüm çocukları toplanır, kendilerine mahallede kuytu bir köşe bulurlar, sabahtan akşama kadar oynarlardı…

Kimi zaman takımlar kurulur, ellerinde ki misket ya da gazoz kapaklar bir poşette toplanır, akşamda yine takımdaki arkadaşlar arasında pay edilirdi…

Bazen de bireysel oynanır, yenilen ya evine gider ya da uzaktan oyunu izlemeye devam ederdi…

Parası varsa, bakkala gidip yeniden mikset alıp, yine oyuna dahil olurdu… Parası yoksa, şişe meyve suyu, kola ya da gazoz içecek birinin gelmesini bekler, gelen kişi içeceğini içtikten sonra, şişeden çıkan kapağı kaptığı gibi oyun yerine giderdi…

Dimes şişe meyve suyu kapağı olan zengindi…

10 kapak yerine geçerdi…

Demir misketin mi var, mahallede senden kralı yok…

Her mahallede, genelde birkaç çocuk çok iyi oynardı misketi ya da kapağı…

Oynadıkları her oyunda, karşısındakileri yenen çocuklardı bunlar…

Evlerinde poşet dolusu misket, çuval dolusu kapak olurdu…

Çok iyi oyuncu olan bu çocuklar, aynı zamanda da yufka yürekliydi…

Herkesi yendikten sonra, bütün çocukları çağırıp;

“Bakın, hepinize beşer adet borç veriyorum. Hadi yeniden oynayalım. Borcunuzu sonra ödersiniz.” derlerdi…

Aslında bu çocuklar, borçları hiçbir zaman istemezlerdi…

Borç verdikleri çocuklarla yine oynarlar, yine yenerler, yine borç verirlerdi…

Peki ama neden?

Sebebi açık…

Herkesi yendikten sonra, mahallede kimsede oynayacak misket ya da kapak olmadıktan sonra, evde tek başına oynayamazlardı ki bu oyunları…

Ve bu oyunların da bir mevsimi vardı…

2 ay gibi kısa bir sürede oynadın oynadın…

Oynamazsan bu kez kibrit kutuları çıkardı piyasaya ya da oyuncu kartları…

Onlarda nasıldı sistem?

Misket ve kapağın aynısı…

Yenen çocuklar, yenilenler, borç verip, tekrar tekrar oynayanlar…

Kaç haftadır gündemimiz, Koronavirüs denilen illetle meşgul…

Tüm dünya, tüm devletler ve milyarlarca insan evine hapsedilmiş bir şekilde dışarı çıkacağı günü saymaya başladı…

Zengin, fakir demeden herkes evinde…

Çoğu yerde sokağa çıkma yasağı başladı…

İşyerleri kapandı, fabrikalar çalışmıyor… Üretmeden tüketmeye yönelen bir dünya…

Ülkeler tedbirleri sıkılaştırdı, maddi-manevi ellerinden ne geliyorsa halkına sunmaya başladı…

Kriz öyle büyük ki…

Çoğu ülkede birçok vatandaş, devletine ve o ülkede yaşayanlara sahip çıkmak için yardımlara başladı…

Ronaldo mesela, Portekiz’de bulunan ve kendine ait olan otel zincirini hastaneye çevireceğini ve halka ücretsiz sunacağını duyurdu… Ayrıca, kulübünden alacağı 10 milyon Euro tutarında maaşı almayacağını söyledi…

Rihanna, koronavirüs ile mücadele için 5 milyon dolar bağışladı..

İspanyol teknik adam Guardiola, yine koronavirüs ile mücadelede kullanılmak üzere,1 milyon dolar bağışladı…

Ünlü futbolcu Lionel Messi, Katalan bölgesinde faaliyet gösteren bir hastaneye 1 milyon Euro bağışladı…

İsviçreli tenisçi Roger Federer, halka dağıtılmak üzere 1 milyon dolar bağış yapacağını söyledi…

Moda devi Versace’nin sahipleri Milano’da bulunan San Raffaele Hastanesi’nin yoğun bakım bölümüne 200 bin Euro kişişel bağışta bulundu…

Yine modacı Giorgio Armani, Italya’ya 1.25 Milyon euroluk yardımda bulundu…

Lady Gaga, şirketinin karının yüzde 20’sini, Los Angeles ve Newyork’ta faaliyet gösteren gıda bankalarına bağışlayacağını açıkladı…

Almanya Bundesliga’da çoğu futbolcu, hem kulüp alacaklarından vazgeçti hem de kazandığı paraların bir bölümünü bağışlayacaklarını duyurdu…

Romanya’da Vodafone, 2 Euroluk bir SMS kampanyası başlatarak, toplanan paralarının Koronavirüs ile kullanacağını açıkladı…

Yurtdışında çoğu banka ve firma, halktan alacağı ödemeleri 3 ile 6 ay arasında erteleme kararı aldı…

Türkiye’de Anadolu Efes grubu, Ahbap Derneğine 1 milyon lira nakdi yardımda bulundu…

Ahbap Derneği geçtiğimiz günlerde hesabında bulunan 950 bin lirayı, ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak için yola çıktı…

Koç Grubu, beyaz eşya üreten fabrikalarında üretimi durdurup, solunum cihazı üretmeye karar verdi…

Çoğu firma sahibi, fabrikalarını, dükkanlarını, otellerini kapatıp, kriz bitene kadar maaş ödeme taahhütü verdi…

Daha dün Türk Eğitim Sen, Ankara’da bulunan 530 yataklı öğrenci misafirhanesini, salgın bitene kadar Sağlık Bakanlığına devretti…

Dominos Pizza, sağlık çalışanlarına yönelik ücretsiz pizza servislerine başladı…

Unilever, Sağlık Bakanlığı’na 230 Domestos Çamaşır suyu bağışladı…

Türkiye geneli birçok belediye, Halk Eğitim Merkezi ve Meslek Liseleri halka ücretsiz dağıtılmak üzere maske ve dezenfektan üretimine başladı…

Oyun çok büyük, oyuncular sınırlı…

Türkiye’de faaliyet gösteren, çalışan ve bu ülke sayesinde belirli seviye de parası olanlara;

Hani mahallede misketleri ve kapakları evinde biriktiren çocuk herkese borç veriyordu ya oyun bitmesin diye…

Yastık altında, evinizde, kasada, bankada ve tahmin edemediğimiz birçok yerde sakladığınız paralarınız yine sizin olsun…

Ama oyun biterse ve oynayacak kimse kalmazsa, o paralarınız da bir işe yaramaz…

Ne diyordu Şeyh Edebali, Osmangazi’ye;

Ey oğul! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın…

Gelin biz bu devleti ve milleti, birlikte yaşatalım…

Saygılarımla

Hanefi ZOBAR

İngilizce Öğretmeni