Not mu Çocuk mu?

Lisede okuyorum, Çorum Anadolu Öğretmen Lisesi, yıl 1997…
İlk dönem karnemi aldım…

Matematik 1, Kimya 1, Fizik 1, yeni sisteme göre hepsi 45’in altında notlar…

Gerçi yalana gerek yok, Matematik ve Fizik 0 (Sıfır)’dı ama öğretmenlerime yalvar yakar 1 düşürttürdüm…

Perşembenin gelişi Çarşambadan belli derler ya, ben de notlarımın ne olacağını biliyordum…

Bu sebeple, rahmetli babama karnemi almadan, göreceği manzarayı anlattım, Matematik, Kimya ve Fizik dersinin benim için önemli olmadığını söyledim… Bana hiç kızmadı…

“Ben İngilizce Öğretmeni olacağım” dedim…

Çorum Eti Ortaokulunda, ikinci sınıfta Şermin öğretmene söz vermiştim…

“Hanefi, oğlum; Senin dil becerin iyi, sen büyünce İngilizce Öğretmeni ol” demişti bana…

Ben o günden taa 2006 yılına kadar, hep bu hayalle yaşadım ve hayallerimi gerçekleştirmek için İngilizce çalıştım…

Eğer çocuğunuzun bir hayali varsa o hayalinin peşinden gitmesi için ona fırsat verin…

Notu düşükse, kızmayın, sebebini sorun…

Eksiği varsa tamamlaması için uygun ortam yaratın…
Bazen 1 olan not, aslında 3’tür, bazen 5 olan not aslında 2’dir…

Aslolan çocuğunuzun kendi içindeki nottur…

Benim Matematik dersim hep yüksekti ortaokulda… 1500 kişilik ortaokulda örnek öğrenciydik hep…

Ama liseye gelince aslında Matematik dersimin notla kıyaslandığında, düşük olduğunu gördüm…

Denklemmis, tanjantmış, kotanjantmış, permütasyonmuş… Başaramayacağımı anlayınca da, üstelemedim…

Neden başaramayacağım bir ders için strese gireyim ve mutsuz olayım ki…

Bazen havlu atmak iyidir… Bana ilkokul ve ortaokulda öğrendiğim basit matematik bilgisi de yetti…

Herkes doktor mu olacak, herkes mühendis mi olacak, herkes öğretmen mi olacak, herkes memur mu olacak?

Bu ülkenin iyi bir işçiye, iyi bir kuaföre, iyi bir temizlikçiye, iyi bir ütücüye, iyi bir çobana, vergisini ödeyerek devletine destek olan iyi insanlara da ihtiyacı var…

Bugün çocuğun karnesini almak için bir velim geldi okula, yurtdışında çalışıyor, kazandığı parayı da ülkesine gönderiyor…

“Abi” dedim, “sen ne iş yapıyorsun?”
“Makine operatörüyüm” dedi…
“Ne tür bir iş bu?” dedim.
“Hocam” dedi, “makinelerde arıza oluştuğunda 10 kişilik ekibimle müdahale ediyorum.”
Öyle teknik bilgi aktardı ki, kendini o kadar geliştirmiş ki, karşımda sanki makine mühendisi konuşuyor…
“Meslek Lisesini bitirdim, mezun olduktan sonra da hep aynı işi yaptım” dedi…

Mühim olan not değil ki…

Mühim olan, işini severek yapan, işinde usta olan insanlar yetiştirmek… Memur da olsa, işçi de olsa, çiftçi de olsa…

Bırakın çocuklarınız mutlu olsun, üzmeyin, kırmayın, dövmeyin…

Bir daha bu mutlu günlerini çok zor göreceksiniz çünkü…

Saygılarımla